Anayasadan önce
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Anayasadan önce

12.05.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Yeni anayasa zokası tekrar piyasaya sürüldü. 2010 yılında da aynı yönetmen tarafından sahnelenmişti. AKP milletvekillerinin verdiği 26 maddelik anayasa değişikliği teklifi önce Anayasa Komisyonu’nda görüşülmüş ve kabul edilmişti. TBMM’de yapılan oylamada da 72 ret, 336 kabul oyu alan anayasa değişikliği teklifi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayına sunuldu.

Abdullah Gül’ün onayından sonra, anayasada yapılan değişiklikler 12 Eylül 2010 tarihinde halk tarafından oylandı. Referandum sonucunda yüzde 57.88 evet ve yüzde 42.12 hayır oyu çıktığı için anayasa değişiklikleri kabul edildi.

Biraz sonra okuyacağınız yazıyı 9 Ekim 2011 tarihinde Hürriyet gazetesinde yayımladığıma göre, aradan 13 ay geçtikten sonra anayasa bir kez daha değiştirilmek istenmiş. Yürürlükteki anayasayla geçinemeyen R.T. Erdoğan’ın yeni bir kuma getirmek iştahı tutkusu çok şaşırtıcı:

Anayasadan önce (Hürriyet, 9 Ekim 2011)

Rönesans dönemi yazarlarından François Rabelais’in “Pantagruel” adlı ölümsüz bir yapıtı vardır. Kitap birçok bakımdan ünlü ve ölümsüzdür. Bunlardan biri de “Panurge’ün Koyunları” adlı kıssalı öyküdür. Milan Kundera, çevirisi ben fakir tarafından yapılan “Saptırılmış Vasiyetler”de (Can Yayınları) bir mizahi durumu açıklarken bu ibretlik öyküyü ele alır:

“Pantagruel’in gemisi açık denizde koyun yüklü bir şileple karşılaşır; gözlüğü başlığına takılı Panurge’ü gören bir celep zıpırlık edip ona boynuzlu muamelesi yapabileceğini sanır. Panurge hemen öcünü alır: Heriften bir koyun satın alıp denize atar; bunu gören öteki koyunlar koyunluk edip hepsi birden denize atlarlar. Tüccarlar şaşırırlar, kimini postundan kimini boynuzlarından yakalayayım derken kendileri de cumburlop denizi boylarlar.”

Farkında mısınız, AKP ve başbakan uzun yıllardır, Türkiye’de kamuoyuna ve siyasete, “Panurge’ün koyunu” muamelesi yapıyorlar. Sıkışınca, sürüden bir koyun alıp denize atıyorlar. Ardından bütün koyunlar cumburlop denize. Bu oyunu oynamak için Rabelais’in kitabını bilmeye gerek yok. Her yıl, ortada bir neden yokken uçurumdan aşağı atlayıp telef olan koyun sürüsü öyküleri okuruz, duyarız. Bunlar da Panurge’ün koyunlarıdır.

Deniz Feneri Türkiye davasının başına gelenler, türlü nedenlerle medya tarafından yeterince ele alınmadı. Ama bu kadarından bile rahatsız olan başbakan, sürüden bir koyun alıp denize attı ve ortaya Alman vakıflarının CHP’li belediyelerle yaptığı hayali dans çıktı.

Bu türden örnekleri AKP iktidarı döneminde sık sık yaşadık. Yaşayacağız!

AKP, anayasa konusunda da millete, halka ve öteki siyasi partilere Panurge’ün koyunu muamelesi yapıyor. Öteki koyunlar Panurge’ün koyununu izliyor ama farkında bile değiller.

AKP şu anayasayı kaşla göz arasında hazırlayıp, kestirmeden, şıpın işi çıkarmak istiyor. Halka ve muhalefet partilerine, sanki 1924 türü bir anayasa çıkarsa, her şeyin (ekonomi, siyaset, sanayi, insan hakları, vesaire) düzeleceği efsunu yapılıyor.

Ne ilgisi var? 1982 Anayasası aynen kalır ve antidemokratik yasalar değişirse, Türkiye demokratikleşir. 1982 Anayasası değişir ama antidemokratik yasalar olduğu gibi kalırsa, ülke bugünkünden daha beter olur. Ama antidemokratik yasalar ve 1982 Anayasası birlikte değişirse, o zaman tadından yenmez!

Ama öncelik hangisinde, anayasada mı yoksa antidemokratik yasalarda mı?

Bu başlangıç ve uzlaşma anlayışıyla, AKP, CHP, MHP ve BDP’nin anlaşıp yeni bir anayasa yapabileceğine asla ihtimal vermiyorum. Öteki partilerin istek ve hayalleri AKP’nin umurunda bile değil. Bir yolunu bulup kendi anayasasını çıkarmak istiyor. Bu yöntemle önümüzdeki seçime kadar hiçbir şey değişmez ve yeni seçime de 2011 koşulları ile gidilir ve girilir. Siyasal tablo ve temsil değişmez. AKP’nin istediği de zaten budur.

Bu durumda yapılması gereken Panurge’ün koyununu denizden alıp gemiye çıkarmak. Yani siyasal partiler ve seçim yasalarını, sendikaları ve grev hakkını ilgilendiren yasaları demokratikleştirmek, özel yetkili mahkemeleri ve seçim barajını kaldırmak için girişimde bulunmak. Ve daha başka ne gerekiyorsa!... CHP, MHP ve BDP’nin yapması gereken budur: İlkin antidemokratik yasalar sonra anayasa! Yoksa AKP’nin işbirlikçisi olurlar. Zaten AKP kendi anayasasına kavuştuktan sonra denize bir koyun daha atarak antidemokratik yasalar defterini kapatır.

Yazarın Son Yazıları

Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025